Bu aralar blogumu biraz ihmal ediyorum, farkındayım. İçinde bulunduğum tempoya alışsam da henüz bu tempoya blogu sokamadım:)
Her sabah 05:30'da kalkıp 06:30'da evden çıkıyorum. İşlere hızlı bir giriş yaptım, gün içinde farklı farklı konularla çok parçaya bölünüyorum. 18:00 mesai bitimi ama servislerin kalkış noktasına kadar taksi için çok kısa, yürümek için çok uzun bir mesafeyi yürüyerek katetmek zorunda kaldığımdan iş yerinden biraz erken çıkıp, benden çok sonra çıkanların bile beni solladığı yolda, kordonda yürür edasıyla, karda/yağmurda/ılık havada farketmez tıngır mıngır yürüyorum. Bu mesafede yürüme beni aşırı zorluyor, nasıl devam edecek bilemiyorum. 18:40 18:45 oğlumun beni pencerede beklediği saat, köşeyi döner dönmez pencerede onu görüp, yorgunluğumu, ağrılarımı unutup sırıtarak ve abartılı el sallayarak apartmana kadar gidiyorum:) Asansörden ev kapısına kadar olan kısım biraz gürültülü, çığlıklar, gülücükler, kucağa atlamalar ne ararsanız var:)
Ellerimi yıkamamı zor bekleyen minik canavaryusla emzirme aktivitemizi gerçekleştiriyoruz, sonra boğuşmaca, kovalamaca ve her fırsatta öpmece:) Canım annemin hazırladığı sofraya oturup bir güzel karnımızı doyuruyoruz. Bu noktadan sonra büyük bir rehavet, koltuğa gömülüp orada uyuma isteği ama sadece istek boyutunda:) Ege Demir'in ertesi gün yiyeceğini hazırlıyorum, ertesi gün giyeceklerimi çıkarıyorum, işyerinde mideye indireceğim meyve, süt vs.yi hazırlıyorum. Baba-oğul oynaşmalarına biraz katılıp, şiddetli sırt ve ayak ağrım yüzünden ayaklarımı minderlerle tepeye dikip sırt üstü uzanıyorum. Biraz dinlenme, birkaç oyun ve emzirme sonrası bebekyus bugünlük yeter diye karar verirse onun uykuya dalışına şahit oluyorum ve bunu izlerken de lütfen yarın da güne sabahın 3ünde 4ünde başlamayalım diye diliyorum. Bakalım kısmet..
Haftaiçi bu şekilde geçip giderken, haftasonu da son sürat geçiyor, zamanımın çoğunu Ege Demir'le geçiriyorum, bu esnada bol miktarda bebekli misafir ağırlıyoruz ve bundan çok zevk alıyorum. Çocuksuzken çocuklularla takılmak çok keyifli değildi itiraf ediyorum, şu anda da çocuksuz biriyle görüşeceğimizde çocuklu aileyle ettiğim kadar rahat edemiyorum. Kalan vakitlerde de doğumgünü planlarım için internette vakit geçirmek istiyorum. Bu hazırlık kısmına bayılıyorum. Pasta, süslemeler, misafirlere verilecek minik hediyeler konusu var. İstediklerimin büyük kısmı kafamda net, örneğin pastanın renginden üzerindeki figürlere, figürlerin pasta üzerindeki pozisyonuna kadar belirledim (Biraz detaycı mıyım neyim:)) Ama çok vakit ayıramıyorum, Ege Demir uyuyunca direkt ben de uyumak istiyorum:) Çümkü paşacım genelde 3-4 gibi güne başlayıp biz gittikten sonra uyumaktan hoşlanıyor:)
Durum bu blogcum, umarım ilerleyen günlerde seninle daha fazla ilgilenebilirim:)
Blog arkadaşlarım siz de unutmayın beni olur mu:)
Durum bu blogcum, umarım ilerleyen günlerde seninle daha fazla ilgilenebilirim:)
Blog arkadaşlarım siz de unutmayın beni olur mu:)