22 Ocak 2013 Salı

Günlerim

Bu aralar blogumu biraz ihmal ediyorum, farkındayım. İçinde bulunduğum tempoya alışsam da henüz bu tempoya blogu sokamadım:)

Her sabah 05:30'da kalkıp 06:30'da evden çıkıyorum. İşlere hızlı bir giriş yaptım, gün içinde farklı farklı konularla çok parçaya bölünüyorum. 18:00 mesai bitimi ama servislerin kalkış noktasına kadar taksi için çok kısa, yürümek için çok uzun bir mesafeyi yürüyerek katetmek zorunda  kaldığımdan iş yerinden biraz erken çıkıp, benden çok sonra çıkanların bile beni solladığı yolda, kordonda yürür edasıyla, karda/yağmurda/ılık havada farketmez tıngır mıngır yürüyorum. Bu mesafede yürüme beni aşırı zorluyor, nasıl devam edecek bilemiyorum. 18:40 18:45 oğlumun beni pencerede beklediği saat, köşeyi döner dönmez pencerede onu görüp, yorgunluğumu, ağrılarımı unutup sırıtarak ve abartılı el sallayarak apartmana kadar gidiyorum:) Asansörden ev kapısına kadar olan kısım biraz gürültülü, çığlıklar, gülücükler, kucağa atlamalar ne ararsanız var:) 

Ellerimi yıkamamı zor bekleyen minik canavaryusla emzirme aktivitemizi gerçekleştiriyoruz, sonra boğuşmaca, kovalamaca ve her fırsatta öpmece:) Canım annemin hazırladığı sofraya oturup bir güzel karnımızı doyuruyoruz. Bu noktadan sonra büyük bir rehavet, koltuğa gömülüp orada uyuma isteği ama sadece istek boyutunda:) Ege Demir'in ertesi gün yiyeceğini hazırlıyorum, ertesi gün giyeceklerimi çıkarıyorum, işyerinde mideye indireceğim meyve, süt vs.yi hazırlıyorum. Baba-oğul oynaşmalarına biraz katılıp, şiddetli sırt ve ayak ağrım yüzünden ayaklarımı minderlerle tepeye dikip sırt üstü uzanıyorum. Biraz dinlenme, birkaç oyun ve emzirme sonrası bebekyus bugünlük yeter diye karar verirse onun uykuya dalışına şahit oluyorum ve bunu izlerken de lütfen yarın da güne sabahın 3ünde 4ünde başlamayalım diye diliyorum. Bakalım kısmet..

Haftaiçi bu şekilde geçip giderken, haftasonu da son sürat geçiyor, zamanımın çoğunu Ege Demir'le geçiriyorum, bu esnada bol miktarda bebekli misafir ağırlıyoruz ve bundan çok zevk alıyorum. Çocuksuzken çocuklularla takılmak çok keyifli değildi itiraf ediyorum, şu anda da çocuksuz biriyle görüşeceğimizde çocuklu aileyle ettiğim kadar rahat edemiyorum. Kalan vakitlerde de doğumgünü planlarım için internette vakit geçirmek istiyorum. Bu hazırlık kısmına bayılıyorum. Pasta, süslemeler, misafirlere verilecek minik hediyeler konusu var. İstediklerimin büyük kısmı kafamda net, örneğin pastanın renginden üzerindeki figürlere, figürlerin pasta üzerindeki pozisyonuna kadar belirledim (Biraz detaycı mıyım neyim:)) Ama çok vakit ayıramıyorum, Ege Demir uyuyunca direkt ben de uyumak istiyorum:) Çümkü paşacım genelde 3-4 gibi güne başlayıp biz gittikten sonra uyumaktan hoşlanıyor:)

Durum bu blogcum, umarım ilerleyen günlerde seninle daha fazla ilgilenebilirim:)
Blog arkadaşlarım siz de unutmayın beni olur mu:)

Yonca Çekilişine Davet Ediyor


Yonca ve annesinin, 14 Şubat'ta bloglarının 1. yılının dolması şerefine düzenledikleri ve birbirinden şirin hediyeler verdikleri çekilişi için lütfen buradan buyrun:)

13 Ocak 2013 Pazar

Çokoprensim 9 Aylık!

Dün doktor kontrolümüz vardı. Boyumuz kilomuz gayet iyi, kan tahlili yapıldı ve demir ilacı 2 katına çıkarıldı. Bir süredir sütüm azaldığı ve Ege Demir de devam sütünü kesinlikle kabul etmediği için günlük gerekli süt miktarını tutturamazsak diye üzülüyordum. Ama kalsiyum miktarı üst sınırın üstünde çıktı, bu da sanırım benim kullandığım kalsiyum ilaçları sayesinde olmuş. Sıkıntı yok yani.

Bu evin reisi benim bakışıyla:)


Yatağını talan ederken


Kumandayı ele geçirmişken


Anneannesi için glutensiz poğaça yaparken


Anakucağına bebekler biner, benim oğlum bebek mi değil, binince de böyle biner:)


Şimşek'in üzerinde



Dün ilk kez tutturarak birşey aldırma olayı yaşadık. İlk arabam'ı almayı düşünüyorduk ama sonradan vazgeçmiştik, dün E-Bebek'e gittik, kapının yanına koymuşlar, resmen üzerine atladı, biraz denettik sonra kucağımıza alınca ortalığı yıktı, oradan uzaklaşalım dedik, olmadı. Ve sonuç; gördüğünüz gibi araba evimizde:)


7 Ocak 2013 Pazartesi

Paylaşalım, Küçük Kızımıza Yardım Edelim

Hepiniz profillerinizde paylaşın lütfen..

“Merhaba arkadaşlar ;

Öğretmen anne ve babanın kızı olan AYŞE İREM BAYINDIR 5 yaşındaki yeğenim geçen hafta Perşembe günü LÖSEMİ teşhisi konuldu şuanda kendisi ÜSTKAYNARCA/ PENDİK Marmara üniversitesi Eğitim Araştırma hastanesinde yatmakta  kemoterapi olduğu için her gün B rh (-) kan ihtiyacı duyulmaktadır.  Zor bulunan bir kan olduğu için ve her gün istedikleri için bulmakta çok zorluk çekmekteyiz. Sizlerden ricam bu maili olabildiğince çok kişiye ulaştırmak belki 1 kişi daha bulmamıza yardımcı olabilirsiniz. Kan grubu  yan kişiler lütfen şu numaralarda irtibata geçebilir.

BABASI Bilal Bayındır 0 505 357 72 41
DAYISI Erol Sarısoy 0 539 834 20 80”
 Alıntıdır.

2 Ocak 2013 Çarşamba

Bir Karışık Ruh Halindeyim

Bugün işe geri döndüm, bunun için hem mutluyum hem de üzgün...
Mutluyum çünkü hastane yatağında yatarken bazen yataktan hiç kalkamayacağımı bile düşünmüştüm. Çok şükür önce yatak gitti, sonra koltuk değnekleri, bugün de işe geri döndüm. Aylarca yatınca bende yüksek potansiyel enerji birikti sanki, birşeyler yapmak, birşeyler üretmek istiyorum. Yataktan kalkamamanın verdiği o çaresizlik duygusu, o işe yaramazlık duygusu insanın içini feci kemiriyor.. En ufak birşeyde bile başkasından yardım istiyorsun ya, bu en yakınların olsa bile insanı bazen üzmeye yetiyor.. O yüzden çok mutluyum bugünümü gördüğüm için, çok mutluyum işime geri döndüğüm için..
Ama üzgünüm de aynı zamanda, bebeğimi bırakıp geldim işe.. Tüm gün aklım onda, şu an saat sayıyorum eve gidip ona sarılacağım, öpeceğim anlar için. Hani anlatmıştım ya babaya çok düşkün diye, sanki çocuk hissetti gideceğimi, üzerime acayip düştü (doğru yolu buldu da diyebiliriz:p)  Bugün annemle konuşuyoruz, sesimi duydu, eliyle gel gel yapmaya başlamış:) Çok özledim çoook..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...